29 Temmuz 2010 Perşembe

ıığğn dışş!

dün adapazarı'na büş'ün yanına gittim diye dölera 'ben yokken buluşun zaten siz!' şeklinde kıskançlık krizlerine girip,trip atıp,küfrederken biz gün boyu onun için koşturduk.1 aydır ' dölera'ya n'apcaz be doğum gününde ' diye kafa patlatırken birden aklıma bi' fikir geldi.adapazarı halkını videoya çekip dölera'nın doğum gününü kutlamaya ikna etmek gerekiyodu.büş de ben de utanmadan derdimizi bu şekilde insanlara anlatabilcek kapasitede insanlar değiliz.sonra 'fikir benden çıktı,montajı da ben yapcam,hadi sen de işe yara da konuş şunlarla' diye blöf yapıp ikna ettim.bizi terslemicek insanları seçtik ve hepsi de yardımcı oldular sağolsunlar.sadece 1 kişi hariç! büş: 'meraba biz bıdıbıdıbıdı..yardımcı olur musunuz?' kadın: 'olamam.' büş: ' olamaz mısınız?peki..' ben o sırada gizli kamera[man] görevi görüp kadının terliklerini çekmişim.4 kişilik çocuk çetesini ikna etmek için ne diller döktük.amma nazlandılar.mentos rüşvet teklif etmek zorunda kaldık.asıl eve gidip montaja başlayınca çok eğlendik galiba.bat for lashes - horse and i'ı da serpiştirdik.dölera bizim atımız olduğu için cuk oldu.sonuna da kişneyen dönmemizi koymayı unutmadık tabi ki.videoda vikviklediğim bölümde de balkondan kestiğim dövmeli cıbıl genci anlatıyodum bu arada,ehe.normalde 7 ağustos'ta dölera'nın doğum günü ve biz bunu cd yapıp kargoyla antalya'ya yollicaktık.hatta annesini arayıp onla da iş birliği yapıp adresi aldık falan.ama montaj işi bitip de izleyince büş'le birbirimize 'acaba şimdi mi koysak?sabredemicem galiba' bakışları attık.facebook'a yükledik ve dölera'ya msj attık 'bize bugün çok kızdın ama yarın facebook'a bi' bak' diye.sabah telefon çaldı,açtım.'kââââm' diye ağlayan bi' ses [kâm ben oluyorum.].salak kız videoyu izleyince ağlamış.telefonu kapattıktan sonra 'iyi iş başardık co kızı ağlattık hehe' dedim büş'e.sonra şöyle bi' msj geldi: 'dün bütün gün size küfrettim ama pişmanım keşke etmeseymişim.' anneme videoyu izlettiğimde büş'ü gördüğü anda 'aaaaaaaaaaaaaaaaaa ne kadar benziyosunuz,kardeşin olsa bu kadar olur!' diye kocaman bi' tepki verdi.bi' tek annem bizi birbirimize benzetmemişti,o da oldu.bu arada videoyu izlerken farkettim de yanağımda ben varmış.

23 Temmuz 2010 Cuma

kuru fasulyeci kabusu.


öf bugün baya bi' kabus gördüm.hepsi de birbirinden saçmaydı tabi ki.ama sadece şunu anlatcam.hereke'deymişiz.dilara'yla birlikte kuru fasulye yemek için bi' yere giriyoruz.tabaklara minicik bi' şey koyuyo adam.yemeği yemeden parayı ödemek gerekiyomuş.'ne kadar?' diyorum.'150 tl' diyo! 'hahhah şakacı' diyorum.adama bakıyorum,gayet ciddi.'peki ben bi bankaya gidiim' diyorum.dilara da deniz oluveriyo birden.yemeğini yemiş gayet rahat 'ben benimkisini ödedim' diyip gidiyo.bakıyorum adam geliyo 'hani para?!' diyo.'bankaya gidiyorum işte ne acelecisin be!' diyorum.'böyle yapıp kaçmaya çalışan çok oldu ben anlamam ver o kartı ben çekcem parayı' diyip kartı elimden kapıyo.önden önden giderken 'ne kazıkçısın bee' falan diye çirkefleşiyorum.sonra adam birden kadın oluyo.arkasını dönüyo 'kafana terliği yiceksin şimdi' diye o da çirkefleşiyo.telefonumun çalmasıyla uyandım.arayandan Allah razı olsun.bu böyle giderdi valla.bi' de uyandıktan sonra da etkisinden kolay kolay kurtulamadım.kendi kendime 'o kadar para verdim yemeği yeseydim bari.hereke'de kazık bi' yer olsan n'olur be! en fazla 20 tl olsun,75 tl ne be! hayır yani ben kuru fasulye de sevmem ki ne işim var orda!' diye söylenip kendime fırça attım.hereke'ye gittiğimde trip atcam hepsine.

22 Temmuz 2010 Perşembe

mendili eline,mendili verdim geline.

yaz kış burnu akan birisiyim.bi' kaç haftadır akmıyodu ki sabah tekrar kendisini gösterdi sağolsun.mutlaka elimde mendilimle gezerim.büş 'gizem dikkat ettim de her fotoğrafta elinde mendil var' deyince farkettim ben de fotoğraf aksesuarımı.hatta 'sümüklüm' diye romantik mesaj bile atmıştı eski sevgilim.burnumdaki damarı yaktırdıktan sonra kanamıyo ya en azından ona şükrediyorum.hapşu.

19 Temmuz 2010 Pazartesi

17 Temmuz 2010 Cumartesi

pomarańczowa.

murat'a göre karaktersiz bi' içeceksin,begüm'e göre de yerli malı haftası içeceği gibisin.ama ben seni hereke sınırları içindeyken seviyorum kutu fanta.ama istanbulda değil,o da ayrı mesele.

16 Temmuz 2010 Cuma

güldüm.


buna güldüm.'derin zaman..' gibi.hehhöh.

düğünümde converse şart.

şunca yıldır topuklu ayakkabıyla yürümeyi beceremedim.bence bundan sonra da olmaz.nasıl kasılıyorum,bi' de cool cool yürümeye çabalayınca dalga geçici bi' yanım daha ortaya çıkmış oluyo.henüz bi ayak burkulması,düşme falan yaşamadım.benim sorunum robot gibi yürümem.neyse normal günlerde giymeyiveririm olur biter de,özel günlere hazırlanmak için 1-2 hafta önceden evin içinde topukluyla yürüme çalışmaları yapmak da ne fena şeydir.emel'in de başına benim başıma gelen şey gelmiş.evde pratik yapmış yapmış,hala yürüyemezken mezuniyet günü gelip çatınca birden usta topukluyla yürüyücü haline gelmiş.o nasıl bi' tanım bilemedim şimdi.çiftetelli,halay vb. şeylerde sanki ayakkabısızmışçasına uçmalar falan.o tip şeylerden bahsediyorum.mümkünse topuklu ayakkabıları çirkin yapın.canım çekmesin.

12 Temmuz 2010 Pazartesi

yemeğime dokunma.

dün gece bu saatlerde gene acıkarak makarna yapımına koyuldum.nasıl heveslendim ama.sanki bu 1 yıl boyunca her gün yediğim yemek değilmiş gibi.bi' yandan su ısıtıyorum,bi' yandan tencere çıkarıyorum.bulaşık makinesini açtım,annemin makinenin içine koyduğu burnumu gıdıklayan o iğrenç deterjanımsı kokuya söylene söylene kaşık aldım.makarnayı güzelce karıştırdım,kaşığı da tencerenin içinde bırakıp beklemeye başladım.süzdükten sonra yüzümde mutluluk ifadesiyle tabağıma doldurdum.yemeye başladım ki,o tat!Allah'ım resmen makarna değil bulaşık makinesindeki o kokuyu yiyorum!kaşığa sinmiş,kaşıktan da güzelim makarnama.ah anne ah onu ordan çıkar diye binlerce kez dedim,'ama burcu seviyo..'.yauuv bırak sevilir mi o yeaa!belki de burcu'nun komplosudur bu,bilemedim şimdi.demin de masanın üstündeki kayısılara sulandım.ısırdım bi baktım onda da kolonya tadı.evdeki yiyeceklerin kendi tatlarında kalmasını istiyorum.mutsuzum.

11 Temmuz 2010 Pazar

unutulmuştur.

'hiç bu kadar mutlu olmamıştım.'

9 Temmuz 2010 Cuma

oh,my sweet twin.


saçma rüyalar silsileme bir yenisini daha ekledim geçen gece.resssmen film izledim,rüya değildi o.gayet bildiğin yabancı film görüntü kalitesindeydi.romantik komedi türünde.konusu şöyle: işte bi' çiftimiz var.bunlar ayrılıyolar.kız başkasını buluyo.filmin sonunda esas oğlan anlıyo ki,meğerse kızın ikizi varmış.o başka adamla gördüğü ikiziymiş.bu kadar.he tabi detayları falan geçtim.yoksa her yabancı filmde olan cafede kahve içmeler,yemek yerken zenci şişmanımsı garson kadının gelip tepelerinde tip tip bakarak dikilmesi falan,bunlar da vardı tabi.filmin ismiyse 'ikizim canım benim' gibi bi' şeydi.e ismi böyle olunca sonunun süpriz olması beklenemez.soundtracki de 'mor ve ötesi - sonu belli' olsun.'kötü bir film gibi,başından sonu belli.'.hani film isimlerini çok saçma çeviriyolar ya,o yüzden sanki filmin ismi 'oh,my sweet twin'miş de 'ikizim canım benim' olarak çevirmişler gibi davrandım başlıkta.öf nelerle uğraşıyorum.afiş de mi hazırlasaydım?

7 Temmuz 2010 Çarşamba

cigarattes & chocolate milk.

ben sigara içmeyi beceremeyen bi' insanım.içmek istediğimden falan değil.ama tadı güzel geliyo bazen.bu içememe durumum içime çekemememle alakalı değil.he onu da yapamıyorum evet ama ben daha sigarayı tutuştan kaybediyorum.bi' insanın elinde anca o kadar komik durabilir sigara.içişim de ayrı komiklikte.kimin yanında içsem illa taklidim yapılmıştır.üstteki fotoğrafı da 'hıı böyle seksi sigara içen bi kadın koyduğuna göre süper içiyodur' şeklinde düşünerek yazıyı okuyun diye koydum.böyle bi düşünce şekli? .. neyse zaten ne onun gibi sigarayı ağzımda tutabiliyorum,ne de öyle bi' seksapaliteye sahibim.ben anca şu şekilde poz verebilirim.

6 Temmuz 2010 Salı

hom hom svit hom.

yeni evimizin elektrik sayacını paylaşıyorum sizlerle.nasıl,güzel değil mi?aman nasıl olsa merak etmezsiniz ev nasıl bi' şey diye.boşuna odaları falan göstermemin anlamı yok yani.dilara,büşra ve emel'e fotoğrafları attığımda sadece 'banyooooooo','banyo benim odam olsun mu?','oha banyoya bak,resmen jakuziye yatıp yanıma iki tane kız alıp kokteyl içebilirim!' şeklinde tepki verdiler.jakuzi falan yok bu arada.jakuzi ne arar la hereke'de?jakuzi olsa da emel bu dediğini yapcak bi' insan değil!

5 Temmuz 2010 Pazartesi

başlık.


dindiilivilsiginlerden bi' tanesiydi.şöyle 9-10 ay öncesi.'sınıftan kiminle arkadaş olsam lağn?' dönemleri.nasıl olduğunu hatırlayamadığım bi' şekilde büş'le yemek yerken buldum kendimi.bu işte ilk tanışma saçmalamalarını yapıyodu.yurttaki tipleri falan anlatıyodu.gülmem için kasıntı kasıntı anlatıyo ama.dedim heh tamam buldum sorumun cevabını.bi' de o gündü sanırım,2. sınıfların bize hoşgeldin partisi vardı.ben de çaktırmadan büş'ün peşinde dolanıyorum.'bilet almaya mı gidiyosun heh tamam ben de alcaktım' şeklinde peşinden gittim falan [tırnak içini ilkokul çocuğu seslendirmesiyle okuyun.].o gün flört dönemi başlangıcımız olduğu için telefonlar,msnler alındı.msn adresini öğrenince 'sanırım gerizekalı' diye içimden geçirdim tabi [bunu adresi bilmeyenlerin okuması saçma olcak.].okulun 2. haftası dedektifimsi bi' havayla yanıma geldi ve 'bugün sınıfa gözlüklü,uzun boylu at gibi bi kız geldi,ondan uzak dur!' dedi.'he ne peki'ledim.1-2 hafta sonra utanmadan 'ay yok yaa çok iyi kızmış o,sen niye uzak davranıyosun ki ona' havalarındaydı.şimdi 'büş'ü bu kadar anlattın da benden niye kısacık bahsettin!' der dölera.aklıma şu an şu olay geldi.5kilo aldığım dönemde yemek yememe kararı almıştım.bi' gün ağlamaklı bi' şekilde bunun yanına gittim 'çok kötü bi şey oldu!' dedim.dölera panik bi' halde 'nolduuuu?!!' dedi.'sandviç yedim!' dedim diye efendim siz diyin azarlamalar,ben diyim pataklamalar,büş desin 'hehe bokum'.
neyse işte bu 2'siyle,bi' de şule'yle ev tuttuk.yarın anahtarı almaya gitcem.bunu dicektim.

4 Temmuz 2010 Pazar

tepem attı yalnızlığa,bir hasret denizindeeğeğe.

istanbul'daki odamı sadece annemle kavga ederken ya da sinirliyken falan topladığımı farkettim.mesela geçen gün bi' baktım kavganın sonunda odam derli toplu bi' hale gelmiş.he gene dağıttım sonra,o ayrı.e şimdi de tepem atmış durumda.yatağımı toplasam,ne gerek var yatcam şimdi.e onun dışında da hayret ki giysi miysi yok etrafta.sırf bu yüzden mutsuzum şu an.

3 Temmuz 2010 Cumartesi

alihandıro.

uyuyamayıp saçma sapan sabaha karşı dalmalarım sonucunda garip rüyalar silsilesine başladım.bu sabah gördüğüm rüyaya göre çocuk yapımı marketten alışveriş gibi oluyomuş.annemler sağolsun bana,ablama ve kuzenime çocuk almışlar.onlara 1'er erkek bebek,bana 1 kız 1 erkek almışlar.isimlerini de annemler koymuş.'ne koydunuz?' soruma 'kıza derin,erkeğe ali koyduk.' yanıtını alınca 'yaaa ne ali'sii,ali onun adı,koymam ben çocuğuma onun adını!!' diye ortalığı ayağa kaldırıyorum.annem 'yavrum evladım olmaz,hepinizin çocuğunun ismi ali olcak.' diye ikna etmeye çalışırken,ablam ordan ani bi çıkış yaparak 'hayır benim çocuğumun ismi alihan olcak!' diye bağırıp lady gaga'dan alejandro'yu söylemeye başlıyo.rüyam böyle bitti.cenk-erdem'in 'alihandır o'yu dinledim diye hep böyle oldu.biliyorum.

2 Temmuz 2010 Cuma

süslerim böyle işin içine!

okulun kapanmasına 1 ay kala nasıl olduğunu anlamadan kendimi tango derslerinde buldum.boyuma uygun bi' partner bulabilseydim olurdu,yapabilirdim bence [neden inandırıcı gelmiyo?].ilk şanssız partnerim nevzat dersin sonuna doğru dayanamadı ve 'gizem niye güreşiyomuşuz gibi duruyosun?!' dedi.baktım.evet öyleymiş meğersem.ama n'apim 2 katım olan insanın boynuna dolanmışım ve ayak hareketlerini kaçırmamak için kafam aşağıda.ortaya güreşçi yanım çıkmış.3 ders sonunda hocanın benle dansederken kendine çekip tango süslemeleri* yaptırarak romantik bi' şekilde 'bana bi söz vermeni istiyorum' demesiyle 'aha s.çtık ne diyo bu be' şeklinde düşünceler geçirirken,'gözlerini kapa ve açma..' diyip beni uçururcasına hareketleri beni biraz ürküttü evet.aradan 1 hafta geçtikten sonra beni görünce tanımadığı için bu kadar rahat yazabiliyorum buraya.sadece 3 ders sonucunda usta tangocuymuşuz gibi dolanmalarımız çok kısa sürdü [en azından benim].çünkü şu an hiç bi' şey hatırlamıyorum.dans edemeyeceğimi düşünenlere inat - bale,tango,salsa,çaça,rumba,horon,hepsini öğrencem![hadi len.]

*tango süslemesi:kızın ayağını erkeğin bacağına sürttürme olayı.ayakkabı temizleme pozu demişti onlar.

olası behlül kaçar mevzusu.

sevgili ayrılması durumu yaşarsam ona bu şekilde bağırmak istiyorum.repliğimse ednan'dan: 'sen benim oğlumdun!'

1 Temmuz 2010 Perşembe

madam.

tam benlik fotoğraflar çekmişsin corcıs.