7 Eylül 2012 Cuma

vapur station.

kaçan vapurun arkasından baktık.o da bize baktı.sonra gittik merdivenlere oturduk.eminönü vapuruna koşan insanların koşuş stilleri hakkında tartıştık.yüzünden 'birazdan koşucam' düşüncesi akan insanları bulduk.sonra birden brezilyalı futbolcu tipinde bi adam geldi.yani gelse 'meraba ben brezilyalı futbolcuyum' dese 'tamam' derim ona.yanında da bi sokak çocuğu vardı.bundan sonrası film tadında gelişti.adam çocuğu öptü,eline para sıkıştırdı.çocuk 'tekrar gelicek misin?' dedi.adam 'gelicem tabi' dedi.sonra çocuk yüzünde kocaman bi gülümsemeyle arkasını dönüp koşmaya başladı.sonra birden döndü ve 'SENİ SEVİYORUM!' diye bağırdı ve tekrar önüne dönüp koşarak uzaklaştı (çocuk da erkek bu arada.gereksiz bilgi oldu bu ama neyse.) bütün bu olanları büyük bir ciddiyetle elim çenemde - düşünme poziyşınında - izledim.gizem '50 tl verdi çocuğa' dedi.ben ciddiyetimi bozmadan 'bana da 50 tl verse ben de arkasından seni seviyorum diye bağırırdım' dedim.sonra vapur geldi.

Hiç yorum yok: