14 Şubat 2011 Pazartesi

ben bu albümü övcem şimdi.

sürekli her yere 'ay bu grubu öyle seviyorum,böyle seviyorum.üyeleri de öyle tatlı,böyle tatlı.kalpler.malpler.yerim yutarım onları.' yazan insanlardan olmak istemiyorum aslında.o yana bu yana 'sen balık değilsin ki'yi ne kadar beğendiğime dair bi'kaç cümle serpiştirdim.ama yetmedi.bugün trende bunu düşündüm.her şeyi de trende düşünüyorum.trenli bi' insan olmadan önce ne yapıyomuşum acaba?nöyse.benim için tam bir yolculuk albümü.evde dinlerken de yoldakinden farklı etki veriyo.mesela bugün yolda dinledim.eve girerken kapattım ve eve girdiğimde de onun dinlendiğini duydum.ay ne de mutlu oldum.aman ne de mutlu oldum.gevende'nin şarkılarının uzun oluşları sıkmayan cinsten.çünkü şarkının giriş-gelişme-sonuç kısmı cidden ayrı ayrı şeyler sanki.ama nasıl başarıyolarsa aynı zamanda tam bi' bütün halindeler.enstrümanlar resmen birbirlerine yer veriyolar.www.incredibox.fr sitesinde olduğu gibi böyle hepsine sıra vererek parça oluşturmanın güzelliğini yapıyolar.asıl anlatmak istediğimi bu cümleyle veremedim.yüz yüze olsaydık 'yaa bak işte.. hani şöyle.. biraz şey olunca.. hani.. anladın dimi' şeklinde eblek bakışlarımla elimi kolumu oynatarak anlatmaya çalışırdım.siz de anlardınız.konserlerinde 'keman ne güzel yia' gibi bi' cümleme karşılık serdarcharliebrown'ın 'o keman değil,viola' demesiyle tanıştım violayla.laylaylom.hala daha 'keman'la 'viola' arasındaki farkı öğrenme girişimine girişmedim gerçi.yaylı enstrümanların bu tarzda çıkardığı seslere karşı zaafım var zaten.mesela 'august rush'ı izledikten sonra 'hee tamam çello öğrencem ben' gibi cümleler ağzımdan çıktı.
albüme dönersek,'akvaryum' 06.10'dan öncesiyle sonrasının bağlanışı ve sonra bunun giderek 08.55'e bağlanmasının güzelliği.[şimdi hep söyliceğim zamanlar zaten öncesiyle bağlanmasıyla asıl tadını veriyo belki de.]
'beboyi yerki' sessiz sakin başlayıp,sessiz sakin bitmesi.
'esinti' ilk gittiğim konserlerinde dikkatimi çeken,kendimi 'oha dur n'oluyo,bi dakka etkileniyorum şu an galiba' gibi düşüncelerde bulduğum,'şarkının ulaşabilceğim kaydı var mı?' dediğimde '2. albüme artık' cevabını aldığımda üzüldüğüm ve gittikçe de melodisini unuttuğum şarkı.sonra albümde bu şarkıyı dinlerken 07.06'ya geldiğinde 'OHAAAA BU O ŞARKI LAAAĞĞN' şeklinde yerimden fırlayıp amaçsızca 2 adım atıp tekrar yerime oturmamı sağladı.
'igloo' 03.41'de neden olduğunu bilmiyorum ama çok keyif veriyo o tekerlememsi hava.
'kadıbostan'da 01.53'teki kısmın dilimize dolancağına karar verdim.
'nayu' ilk albümdeki halinden daha yaslı bi' havası var.şarkı tersten olduğu için karar verdim ne anlıyosam kağıda yazıp tersten okicam da üşeniyorum.he bi' de şarkıların hepsi terstence mi bilmiyorum da,kafadan atmaca olanlar için ayrıca tebrik ediyorum.ben kafadan atma sesler çıkarmaya kalktığımda çıkardığım şey sadece 's' 'ş 'f' harflerinden oluşuyo.sesli harf olarak da 'ı'yı kullanıyorum.
'sanki'de kulaklıkla yüksek sesle dinlerken '01.33'ten sonrasının yükselerek gitmesiyle 'nefesimin kesilmesi' olayını cidden yaşıyorum.
'sustum' 02.48'ten sonra 'eee sonra n'olmuş' diye endişeyle dinleyesim geliyo.anlattığını anlayabiliyomuşum gibi.
'vigeland' sanki soundtrackmiş gibi hayalimde klibini çekiyorum.böyle kovalamacalı.
yalnız bi' itiraf,ben hala albümü almadım-alamadım.maddi çöküş içindeyken durumumun düzelmesini bekleyip de albümü alıp dinlemeye kadarki süre içinde ben bu albümü dinlememiş olsaydım çıldırırdım.albümü alcak günümü bekliyorum.şu sıralardaki bana en heyecan verdiren albüm ilan ettim kendisini.sakin'in 'hayat' albümündeki heyecanımı başka bi' grup için,başka bi' albüm için yaşayabilceğimi pek düşünemiyodum.düşünüyodum ama 'acaba nasıl bi' şey olur?' merakımla düşünüyodum.topu topu 2 konserlerinde bulunmuş olmamın da üzüntüsü içindeyim.ilk albümleri 'ev'den 'refik'e de bambaşka bi' sempatim var.

Hiç yorum yok: