21 Şubat 2011 Pazartesi

büş içerde n'apıyosun?dön geri gel!

bugünkü konumu büş belirledi.konu başlığımız:eldiven.ay yok şu an başka konulara kaydık.ikimizin de kahveli birası elinde 'kââââm..' 'büüüşş..' diyerek birbirimizi anlar bakışlar atıyoruz.bu duygusal yüklü bakışmalardan sonra birazdan kalkıp monopoly oynicaz.o kadar abuk haldeyiz.benim duygusallaşma nedenim monopoly'nin içinden çıkan bi hediye paketiydi.benim verdiğim bi hediyenin hediye paketinin artan kısmı daha doğrusu.büş'ün duygusallaşması nerden çıktı bilemedim.neyse büş yanımdan kalktı gitti.eldivene geri döniim.geçen gün büş'ün eli çok donduğu için eve geri dönüp eldiven aldım ona.'sen tak yaa' falan dedi.'yok bee üşümüyo benim elim' dedim.sonra bi yere gittik kahve içerken eldiveni çıkardı bana verdi.bi süre sonra 'âââyy ellerim dôndû' dedi.ben de ona eldiveni uzattım 'taksana şunları beee' diye.sonra büş benim ellerimin donduğu için titrer halini gördü.bi yandan güldü.bi yandan üzüldü.sonra tekrar güldü.'gerizekalı kendi elin donuyo orda,sen hala al tak diyosun.ben elinin o halini gördükten sonra takar mıyım?' dedi.olay bu işte.böyle şeyler yaşıyoruz.bi de hereke'den sıkıldık.1 aydan sonra ilk kez kaldığım halde bana da sıkıntı basmaya başladı yavaştan.hee bi de e-bellek defterleri yayınlanmış.benim de 'gündüz düşleri' ve 'sürekli hareket halinde' defterlerinde çalışmalarım bulunmakta.o da burda.'burda'nın üstüne gidin.gidin gidin.

Hiç yorum yok: