3 Aralık 2011 Cumartesi
böcek söndürdüm.
bugün 'aa benim bi blogum mu vardı?' dedim kendime.sonra 'evet' diye cevap verdim kendime.kendime sormam gereken başka sorular da var dimi.herkesin kendisine sorması gereken sorular var aslında.dimi? | çok yakın arkadaşlarım[ız]dan bi tanesini hayatım[ız]dan çıkardıktan sonra biraz paranoyaklık yerleşti beynim[iz]e.şu an etrafımızda kaç kişi yalan söylüyodur kimbilir.umursamamak lazım.umursamıyorum.artık.gülüyorum hatta.biraz daha beynimin gündem konusu bu olacak gibi gözüküyor. | hadi olumlu bi' şey olsun.hadi hadi.
14 Ekim 2011 Cuma
masaüstümde neden alişan fotoğrafı var?
ben bilekböri görgüsüzü oldum.dışardan bakılınca tam bir görgüsüzüm.ama işin aslını bilseniz halime üzülürsünüz.telefonu çözebilmek için elimden düşürmediğimi bilseniz halime üzülürsünüz.çözemediğim az bi şey kaldı.onları da çöziim,o zaman bırakcam,söz. | eski telefonum parçalandı deyince herkes telefonu duvara falan fırlattığımı sandı.bu kişiler benim bir sinir anında ağır çekimde HIAAAĞĞAAAA'layarak telefonu fırlatış anımı düşünerek de gülmüşlerdir he. | hoşlandığım adamlar ya gay çıkıyo,ya da çocuğu falan oluyo.ama olmaz yani böyle.nereye kadar? | şule tchibo'ya 'tahir' dediğine göre aynalı tahir'e 'aynalı tchibo' desek yanlış olmaz.
25 Eylül 2011 Pazar
haftalıkta sağlıkta kabul ediyorum.
haftanın en ilginç diyalogları falan.
['yalancı bahar' mıydı neydi,onu izlerken işte.]
g: ben bu kızı 'eyvah babam'da çok severdim.sonra çok salakladı.
b: 'eyvah babam' mı?
g: hee.öyle değil miydi dizinin adı.haluk bilginer falan.
b: gizem bu fahriye evcen. [bunu gülmeler arasında zar zor söylemiş bulunmakta.]
g: aa ben buna 1 saattir yıldız asyalı diye bakıyorum :(
b: deniz çakır çok varoş olmuş dizide.
ş: normalde de öyle zaten.
b: nasıl yani? deniz çakır mı?
ş: deniz çakır top sakallı olan değil mi?
b-g: (gülüşmeler)
ş: bi saniye ya siz anne olanı demiyo musunuz?
g: top sakallı anne kim yaa?
(mini geceliğimle bulaşık yıkarken bu durumum hiç umrunda olmayan komşu teyze camdan beline kadar sarkar ve bana seslenmeyi başarır.)
k: kolay gelsiiiiin.
g: sağolun?
k: siz mi taşındınız buraya?
g: evet?
k: kaç kişisiniz?
g: 3.
k: kız mısınız?
g: ?
k: erkek arkadaşlarınız yoktur inşallah.
g: ?
k: sizin altınıza kızlar taşınmıştı.sürekli erkekler geliyodu.yok abim,yok kuzenim.kaç tane abin var böyle kızım aaa!
g: hmm.heheh?
aynı komşu teyze şule'ye 'siz taşınınca biz apartmanca çok üzüldük.aile taşınsın istiyoduk :( ' diyerek güzel bir hoşgeldinizle karşılamıştır.
b: keşke ev ilanlarında 'doğalgazlı,manzaralı' falan yazılacağına 'manyak komşuları var,mahallede deli var.' falan yazsalar.
(telefonda bir adet sezel)
g: sen niye face'ini kapattın tekrar açtın?
s: sesimi mi?
g: face'ini.
s: sesim mi gidiyo?
g: facebook diyorum.
s: ses mi yok bi saniye yürüyorum da ondan galiba.var mı şimdi?
öyle işte.
18 Eylül 2011 Pazar
güne kahveyle başlamadım.gözüm seğiriyo.
günaydın canım bana tchibo'dan 4 şekerli bi kahve kap da getir koçum.canım koçum.sütlü olsun.sütten nefret ederim ama sütlü olsun.
eski sevgili illa çayına süt katardı.manyak mısın?dök onu çabuk.gerçi küçükken evde kakao kalmamışsa annem sütüme çay katardı.fena da olmazdı.ama bence çaylı sütle sütlü çay bambaşka şeyler.
küçükken sütü lavaboya döküp anneme gidip gururla 'içtim sütümü' derdim.ama lavabodaki süt kalıntılarını göndermeyi akıl edemediğimden annem anlardı içmediğimi doğal olarak.burcu daha akıllı.balkondan dökmeyi akıl etmiş.ama dökülen sütün bi adamın kafasına isabet etmesi hoş olmamış tabi.
süt kokusu.sade süt.şekersiz süt.bunlar benim gibiler için yeterince mide bulandırıcıyken şununla noktayı koyuyorum.SÜT KAYMAĞI!
eski sevgili illa çayına süt katardı.manyak mısın?dök onu çabuk.gerçi küçükken evde kakao kalmamışsa annem sütüme çay katardı.fena da olmazdı.ama bence çaylı sütle sütlü çay bambaşka şeyler.
küçükken sütü lavaboya döküp anneme gidip gururla 'içtim sütümü' derdim.ama lavabodaki süt kalıntılarını göndermeyi akıl edemediğimden annem anlardı içmediğimi doğal olarak.burcu daha akıllı.balkondan dökmeyi akıl etmiş.ama dökülen sütün bi adamın kafasına isabet etmesi hoş olmamış tabi.
süt kokusu.sade süt.şekersiz süt.bunlar benim gibiler için yeterince mide bulandırıcıyken şununla noktayı koyuyorum.SÜT KAYMAĞI!
10 Ağustos 2011 Çarşamba
gulp!
sabah 'dev araba2' oyununu bitirdim.'zuma delux' oyununda bi türlü takıldığım bölümü geçemiyorum.şimdi de 'iç mimar büşra' oyununda bi bölümde takıldım kaldım.çok sinirleniyorum geçemedikçe.mario oynarken deliren kızdan farkım olmuyo. | arkadaş ortamındayken biri yemek hazırlamışsa ve daha yemek bitmeden biri 'eline sağlık' diyosa o kişi yüzünden panik olurum.çünkü ben hep yemek bitince 'eline sağlık' dediğim için.o kişi önce deyince benim de demem lazım diye düşünüp ben de hemen peşinden söyleyiveriyorum.ama o zaman da sanki normalde söylemicekmişim de herkes söyleyince ayıp olmasın diye söylemişim gibi bi hava oluveriyo.sezel de aynı şeyi yaptı.ama ebru abla valla bak ben yemek bitince dicektim sana ya valla bak. | nerdeyse şu 10.10,15.15 vb. olayına inancam.o kadar vahim durumdayım galiba.ya da açlıktan da olabilir.her seferinde görüşümle 'aoy ne kadar da düşünüyomuş beni yiaa <3' diye düşünüp seviniyorum.halime üzülüyorum.ama uyurken de bi anda uyanıp saate bakmamla 02.02,03.03,04.04 falan görüp tekrar uykuya dalmalarımın bi açıklaması olmalı.ya da delirmelerimin bi açıklaması?
25 Temmuz 2011 Pazartesi
20 Temmuz 2011 Çarşamba
herkes evlenir oldu.yaşıtlarım.
şunu şöyle yapsak.bunu da şu şekilde halletmeye çalışsak.onu da halledebilmemiz için bilmemkime ulaşsak.gibi düşünceler beynimi yiyor.bugün ilk defa dilara'nın meşhur lafı 'beynim ambale oldu' lafını kullandım.her günüm çözüm aramakla geçiyor.boş boş oturma eylemini bile cidden boş bi' şekilde yapamıyorum.çok yorucu bi' tatil bu ama.ben alışkın değilim.a aa.
bi' de - evet arkadaşlarım falan evleniyor ya bi de buna kafa yoruyorum.kendimi bu yaşta evli düşünüyorum falan.babanem 'ev kadını oldun artık' cümlesini de kullandı ya mesela.zeka yaşım küçük ki henüz benim?
bi' de - evet arkadaşlarım falan evleniyor ya bi de buna kafa yoruyorum.kendimi bu yaşta evli düşünüyorum falan.babanem 'ev kadını oldun artık' cümlesini de kullandı ya mesela.zeka yaşım küçük ki henüz benim?
24 Haziran 2011 Cuma
top.kek.
geçen gün eve çıkıyodum.yokuşun başından bi çocuk 'ebleee!' diye seslendi.kafamı kaldırdım,bana doğru gelen topu ve onun peşinde koşan çocuğu gördüm.2 adım ötemden bana bi şey atılınca bile tutamayan benden topu tutmam isteniyodu.görevim çok ağırdı.topu tutamicağımın tabii ki farkındaydım.yaklaştıkça kendimle 'hadi gizem tutabilirsin! ne var ki top işte. sen mi büyüksün,o mu büyük? bi saniye top büyükmüş sanırım.' gibi konuşmalar yaptım.top yanımdan geçip gidince yakalamak uğruna kendimi feda edip koşmaya başladım.çocuk yakalayamayacağımı anlayınca 'abla bırak bırak!' dedi kınar bakışlarıyla.işte o anlarda,etrafta kimse olmamasına rağmen,bütün Türkiye beni izliyomuş gibi ezilip büzüldüm.o an pıt pıt pıt diye insanlar beliriverdi beynimde.kırtasiyeci dışarı çıkmış bana 'cıkcık' yapıyodu.kafamı kaldırdım perdeyi aralamış teyze başını iki yana sallayıp hışımla perdeyi çekip trip attı.evin önündeki parktaki hugo dişli veletler kulak tırmalayıcı gülüşlerini yapıyolardı.kafamdaki bu senaryolarla adımlarımı hızlandırıp eve gittim.
o parka yeni dönen aygıt koymuşlar.dün gece ona bindik.gıcırdamaya başlayınca inmek zorunda kaldık,sanırım kilomuz biraz fazla geldi..
şu konuşmayla sonlandıricim bu yazıyı.
ben: yaa topkek vardı önümde
çok acıkcağım zamana saklıyodum
yanlışlıkla yemişim
şimdi çöpünü gördüm :(
büş: yanlışlıkla yemişim ne be:K
ben: yediğimi hatırlamıyorum ama dişlerimde kek var biraz :(
üzülüyorum.
o parka yeni dönen aygıt koymuşlar.dün gece ona bindik.gıcırdamaya başlayınca inmek zorunda kaldık,sanırım kilomuz biraz fazla geldi..
şu konuşmayla sonlandıricim bu yazıyı.
ben: yaa topkek vardı önümde
çok acıkcağım zamana saklıyodum
yanlışlıkla yemişim
şimdi çöpünü gördüm :(
büş: yanlışlıkla yemişim ne be:K
ben: yediğimi hatırlamıyorum ama dişlerimde kek var biraz :(
üzülüyorum.
11 Haziran 2011 Cumartesi
unkapanı kasetçiler çarşısı.
yolda böyle tontiş teyzeler görünce 'ay canım teyze' diyorum.eski klasik kadın tipleri görünce 'ay canım kadın' diyorum.böyle tatlı tatlı gülüyolar ya,yerim ben onları.bi de 'ah canım ahmet' var.onu da babama söyleyebilirim mesela.ah canım vah canım,üzme tatlı canını diyebilirim mesela.demin burcu'nun arkadaşının oynadığı küçük onur klibini izledim.ve o an küçük onur'un 'küçük onur' değil,'harika çocuk onur' olduğunu gördüm,'aa dimi la,bu harika çocuk onur'du' dedim.minicik boyuyla aşk derdine düşmüş,kitapsız vefasız falan diyodu.o kadar harikaydı.'mükemmel kız gizem' olarak çıkış yapmam için o kadar da geç kalmadım bence.
10 Haziran 2011 Cuma
şu kısacık yazıda binlerce 'uyku' lafı var.3000-4000 felan.
şu sıralar sürekli uyumayı düşünüyorum.planlarımı ona göre yapıyorum.geçen gece değil de sabah 7.30da yatmamla beraber başladı bu.mesela bu sabah uyandığım anda 'sınava gidem de gelem uyuyam.sonraki sınav 1'de.iyi iyi,uyurum işte o zamana kadar.' dedim kendime.kalktım,okula gittim.hazal gördü,'gözlerin kırmızı' dedi.o sırada hala uyuduğumu farkettim.sınava girdim,orda da biraz uyuduktan sonra çıktım evde uykuma devam ettim.1'e çeyrek kala uyandım.uyanmamış arkadaşımın kafasının altından yastığı çekip yastıkla saldırarak uyandırdım.bu benim için sabah sporu oldu.haftaya ne sınavım var diye değil de hangi günler geç uyanabilceğimin planlarını yaptım.şimdi de yarınki teslim etceğim ödevi ne kadar çabuk yaparsam o kadar çabuk uyurum mantığında ilerliyorum.yatağıma doğru.
17 Mayıs 2011 Salı
'sakin olun la bi şey yok,frenler patladı sadece' diyen kim,ortaya çıksın.
dün gece ciddi ciddi ölümden dönmüş biri olarak şunu belirtim,o an hayatım gözümün önünden film şeridi gibi geçmedi.olayın üstünden saatler geçtikten sonra durumu daha iyi idrak edebiliyoruz.demin mesela 'oha hayattayız bildiğin!' diye kendi kendime şaşırdım.bugün de aynı tip otobüsle gidildiğini öğrenince eve geri döndüm.başlarım böyle şenliğe olum!binip gidenlerin de hemencik gidip gelmelerini diliyorum,yoksa kafayı yicem burda meraktan.
'Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Umuttepe Bulvarı’nın mutlaka viyadükle geçilmesi gereken bu kesimini, maliyet düşük olsun diye, karayollarında görülmeyecek, izin verilmeyecek bir eğimle yaptı.Açıldığından beri pek çok büyük kazanın meydana geldiği Cedit Erenler Yokuşu fren patlamalarıyla ünlü..'
heh işte oraya bi el atın.her arabada bizimki gibi bi' şoför olmaz.uçurumlardan kurtardı adam yaa!!
'Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Umuttepe Bulvarı’nın mutlaka viyadükle geçilmesi gereken bu kesimini, maliyet düşük olsun diye, karayollarında görülmeyecek, izin verilmeyecek bir eğimle yaptı.Açıldığından beri pek çok büyük kazanın meydana geldiği Cedit Erenler Yokuşu fren patlamalarıyla ünlü..'
heh işte oraya bi el atın.her arabada bizimki gibi bi' şoför olmaz.uçurumlardan kurtardı adam yaa!!
14 Mayıs 2011 Cumartesi
meraba atraksiyon.
benim yora'ya gidebilme dualarım,uygar'ın havanın güzel olması duaları tuttu ve güzelce yora'landık.1598 yıldır görmediğim ipek duman konserine yetişebilmek için konser bittiği anda fırladı.ben de onla birlikte fırladım gittim şulelerin yanına.sonra onları da kaptım geldim büyük ev ablukada'ya.tayyar ahmet'in kısa tutulmasıyla üzülen ben,son şarkıda gene onu söylemeleriyle zıp zıp tepinirken,şarkının sonuna doğru [ve en eğlendiğim kısım] yanımdan vıjıjıt diye hızlıca bi şey kaydı gitti.meğerse bi kız önümüzdeki korkuluklara tutunarak onun altından kayıp aşağı atlamış - ki gerçekten atlamak için bayaa yüksek bi yerdi.büyük ihtimalle belini sakatladı.kafasını da direkt vurmamış belli ki.bi süre yanına kimse gidemedi.gidiş yolu bulunamadı falan derken ambulans çağırdılar en son ve bizi kovdular.devamını bilmiyorum.üzüldük kendisine.'kids,alcohol is a bad thing.' how i met your mother'ı bitirdim de sonunda,onun etkileşimleri.hehe.köpeğimize şehmuz ismini koyalım dedik bi de.
8 Mayıs 2011 Pazar
şalalala lal lal laa.
2. kez son saniyede büyük ev ablukada konserine gidemememden sonra bi süre ara vermiştim dinlemeye.daha doğrusu farkında değilmişim dinlemedik doğru düzgün.ama bu sabah 'dön evine tayyar,karın bekler.' diye mırıldanarak uyandım.eğer cuma günü de taşkışla'da gidemezsem E YUH ARTIK LAĞN! konsere gidememem için lanetlendiğimi düşüncem.lanet olsun dostum.fak of.
göremez bilemez bu masaaa nerede durduğunuuu apartman boşluğuna bir aile kurduğunuuu!
edit:aa bi de yora var tabi o gün! <3 çok uzun zaman oldu yora'ya gitmeyeli.çok özledim ofof!
göremez bilemez bu masaaa nerede durduğunuuu apartman boşluğuna bir aile kurduğunuuu!
edit:aa bi de yora var tabi o gün! <3 çok uzun zaman oldu yora'ya gitmeyeli.çok özledim ofof!
6 Mayıs 2011 Cuma
yo adamım yo.
hani böyle biri seni arabanın önüne iter gibi yapıp geri çeker ya,öyle durumlarda ben panik olup kendimi arabanın altına atarım.geçen sene dilara yokuş aşağı koşalım diye beni sürüklediğinde panik olup garip hallere girip trip attım.geçen sene halit'le bisiklete bindiğimizde 'ben bırakcam sen tut gidonu' dedi 'hayır panik olurum düşeriz' dedim.dinlemedi,düştük.dün dilaralar hıdırellez ateşinden atlarken 'ben atlasam panik olurum yüzüstü ateşe atarım kendimi' diye düşündüm.örnekler arttırılabilir.bana böyle şeylerle gelmeyin.paniğim ben.
1 Mayıs 2011 Pazar
sözlük.
dün gece burcu ve volkan'ın sözlenmesiyle yeni akraba isimlerine sahip olduk.burcu gelin.volkan damat.annem kayınvalide.babam kayınpeder.volkan'ın annesi kayınvalide.volkan'ın babası kayınpeder.aynı zamanda bu 4 kişi dünür.ben baldız.hakan kayınbirader.bunlar tamam da ben hakan'la ne oluyorum?dün bunu burcu'ya sordum.'bi isminiz yok' dedi.üzüldüm.bugün volkan aradı.'hakan'la gizem ne oluyo?' dedi.anlaşılan bunu düşünmekten onun da gözüne uyku girmemiş dün gece.burcu ona da aynı cevabı verince 'biz isim koyalım!' diyerek isimler türetmeye başladık. baldızbirader,balbirader,balder,kayınbaldız,kayındız..
27 Nisan 2011 Çarşamba
yapmayın,şaka falan değil bu.
'nasıl?nasıl yani?' öğrendiğimde ne tepki verceğimi bilemedim.gazetede fotoğrafını görünce yıkıldım.evet yakın değildik.ama bütün bu hissettiklerim için yakın olmamıza da gerek yoktu.ya da başkalarının hissetmesi için.bugün tanıdık tanımadık ne kadar çok kişi vardı seni uğurlamaya gelen.hayır normal değil.şakaymış,kazaymış - inandırmaya çalışmayın.kaza bile olsa,kaza cinayetlerinden hapis yatanlar varken nasıl serbest bırakılabilir 'adı bilinmeyen kişi'?sanki neyle karşılaşcağımı bilmiyomuşum gibi çelenkleri görünce,herkesin yakasında fotoğrafını görünce her şey daha bi kötü geldi.kiliseden çıkartılmanı beklerken lise ve üniversitedeki küçük küçük olaylar aklıma geldi durdu.paskalya bayramında yumurta getirirdin,adada karşılaşmıştık mesela.şu anda ne kadar da seninle birlikte anılan şeyler - 'paskalya bayramı','ada'.ve sanki gene neyle karşılaşcağımı bilmiyomuşum gibi,tabutun dışarı çıktığında ve toprağa verilirken aklımda hep aynı görüntü ve ses vardı.sürekli gülümseyerek - 'mezun olayım da askere gidip geleyim bir an önce'.ve sonra tam önümüzde yatıyodun.topraklar vardı.Sevag Şahin Balıkçı,mekanın cennet olsun.
22 Nisan 2011 Cuma
21 Nisan 2011 Perşembe
bahar geldi tabi.
yan komşularımız 2 gündür çok çılgınlar.hiç durmadan dans ediyolar.şu an 'teey teey teheey' sesleri geliyo.abartmıyorum.çıkan ses bu.dün bi baktık kapının önünde sürüyle ayakkabı ve terlik.hele bi pembe terlik vardı ki,o terliğin çıkartılıp ters dönüşünden ben şunu anladım.kadına telefon gelmiş,'kıss çabuk kalk gel nerimanlarda dans günü yapcaz apaçi mapaçi halay malay'.kadın cevap bile vermeden hemen kapıya koşmuş,pembe terliklerini ayağına geçirdiği anda koşarak gelmiş.koşmuş,terlikleri fırlatmış,dansa başlayarak içeri dalmış.alkışla ritim tutmalar falan vardı.ordaki olabilitesi muhtemel zeytinyağlı dolmaları,kekleri,börekleri düşünüp 'biz de mi gitsek?' dedik.misafirler gittikten sonra da ailecek dansa devam ettiler.bugün de kaldıkları yerden devam ediyolar.Tanrı'm! enerjileri beni çok korkutuyo!
17 Nisan 2011 Pazar
16 Nisan 2011 Cumartesi
zaten.
normalde 1 yılda falan olabilecek bütün her şey bi anda oldu.beynim zaten küçük.bütün bunları düşünmeye yetmiyo.insanlar konuşurken,benimle ilgili çok önemli bi şey olsa dahi artık mal mal bakıyorum sadece.dinleyemiyorum.ayakta da duramıyorum.tansiyonu suçluyorum mesela.ben uyiim.her şey yoluna girsin.sonra uyandırın beni.
13 Nisan 2011 Çarşamba
noldu la bana?
diyet yapmakla başlayıp hiçbir yemeği yiyemeyen biri haline geldim 1.5 haftada.bence bütün kilolarım gitti.3 kilo falanımdır.gülseren'in araba kazasından sonra psikolojik çöküşle verdiği kiloları düşünerek,duygu 'dost acı söyler' başlığı altında gıdı,g.t,göbek üçlüsüne saydırarak psikolojimi bozup kilo verdirme yöntemi uyguladı ve işe yaradı.uzun ve karman çorman olan bu cümleyi düzgün cümle haline getirmeye tabi ki üşendim.mecalim de yok zaten.ayakta duramıyorum eve zor attım kendimi.demek istediğim şu ki diyet yapcaksanız.. öf cümlenin devamını bulmaya üşendim şimdi de.annem beni gördüğü anda 'NOLMOŞ SANAAAAĞ' diye bağırıp ağzıma yemek tıkcak kesin.bi de 'birazdan geliyorum' deyip saatlerdir gelmeyen emel gürses'ten hala haber alınamıyor.görenlerin acilen ağzına vurması gerekmektedir.
5 Nisan 2011 Salı
şimdi şöyle yapsam ben.
bak şimdi çok planlandım bi anda.cuma gayet evcağızıma gidip cumartesi döncektim hani ben?bu çalan şarkının buraları çok güzel ama bak çirkin kısmına geçti.ismine bakmaya üşendim.sölemicem.cuma konsere gitcek miyim?gitmezsem bunları kıskan kıskan nereye kadar?bunlar'a bakınız: evdeki 3 şahsiyet.burcu'yu istemelerinden 1 gün önce de gevende konseri varmış zaten.hay.. burcu istencek.çok istiyolarmış.dilara'yı yarın sabah uyandırmam için uyanmam lazım.bunun için de alarm müziğimi değiştirmeliyim.gene bağışıklık kazandım şarkıya,uyanmıyorum.herekeliler geçen gün ufo görmüşler.çok heyecanlıymış.öyle demiş haber.telefonla falan çekmişler.öyle demiş haber.herekelilerlee lilililerlee lilililerlee.
3 Nisan 2011 Pazar
onu özledim.bunu özledim.
kafamda bissürü şey var.bissürü.kendi kendime sorular sorarım.kendi kendime sorularımı cevaplarım.kendi kendime trip atarım.kendi kendime merak ederim.panik olurum.göz kulak olurum.g.t olurum kendime.hallolması gereken çok şey var.hall olmak.saç tellerim bile çok fazla.sırf bu yüzden bence zaten.
12 Mart 2011 Cumartesi
bundan ibaret bazı şeyler.
emel: blog açsana olm ben okuyabiliyöm.
gizem: blog açsana ne be? açık ya zaten.
emel: güncellik yok olm bence kapalı.
gizem: yazasım yok.bu engelleme hevesimi kırdı.
emel: Allah'ım! neler oluyor bize!
biraz aptallık falan var burda.
gizem: blog açsana ne be? açık ya zaten.
emel: güncellik yok olm bence kapalı.
gizem: yazasım yok.bu engelleme hevesimi kırdı.
emel: Allah'ım! neler oluyor bize!
biraz aptallık falan var burda.
28 Şubat 2011 Pazartesi
o video nerden çıktı karşıma yiaaa?!
şule 'bi film daha izleyelim mi?' dedikten hemen sonra laptopını parçalayıp sökmeye başladı.büş 'ay hiç uykum yok' dediği anda kalkıp battaniyenin altına girip uyumaya başladı.bu kız geçen sene de aşk-ı memnu izlemeye bize gelirdi.uyurdu.dizi bitince de kalkıp yurduna giderdi.yüzünde yastık izleriyle.bense illüzyon yaparken yanlışlıkla karısını kesip öldüren adamı izledikten sonra psikolojik olarak çöktüm.onun peşinden 'cesaretin var mı aşka'yı izlerken o videoda aklım kalmasın diye ve üzüntüm geçsin diye aldım tavayı kucağıma.menemeni bitirdim.yanında likörlü kahve içiyodum.ve bi yandan da kurabiyeyle elma yiyodum.çok kötü durumdayım.nerden bi vızıvızızııııppp diye ses çıksa [hep o ses çıkar çünkü her yerden] kadını kesen testere gözümün önüne geliyo.ANNECİİM!şule hala laptopını açmaya çalışıyo.büş uyurken ayağıyla müziğe ritm tutuyo.dıp tıs.
27 Şubat 2011 Pazar
şimdi reklamlar.
bugün dilara'yla alışveriş sonucunda faturaya benim ismimi yazdırmasını istedim.bu sefer düzgün yazcaklar mı bakalım diye merakımdan.çünkü daha önce soyadı facialarımdan bahsetmiştim.ve beni yanıltmadılar.yeni bi soyadım daha oldu.'kabayoğlu'. | kötü işlerimden az daha iyi olan işlerimi,bi gıdım daha iyi olan işlerimi koyduğum blog açtım dün.burdan bakabilirsiniz bence. | bu sitede blogumla karşılaştım.[bknz. aşağı] yurtdışına açıldım hehe.fotoğrafçının adını yazmak istedim ama bulamadım bilgisayarda. | karşılıklı reklam yapmış olduk.onlar benim reklamımı yapıyolarsa ben de onların reklamını yaparım argadaş :<
21 Şubat 2011 Pazartesi
büş içerde n'apıyosun?dön geri gel!
bugünkü konumu büş belirledi.konu başlığımız:eldiven.ay yok şu an başka konulara kaydık.ikimizin de kahveli birası elinde 'kââââm..' 'büüüşş..' diyerek birbirimizi anlar bakışlar atıyoruz.bu duygusal yüklü bakışmalardan sonra birazdan kalkıp monopoly oynicaz.o kadar abuk haldeyiz.benim duygusallaşma nedenim monopoly'nin içinden çıkan bi hediye paketiydi.benim verdiğim bi hediyenin hediye paketinin artan kısmı daha doğrusu.büş'ün duygusallaşması nerden çıktı bilemedim.neyse büş yanımdan kalktı gitti.eldivene geri döniim.geçen gün büş'ün eli çok donduğu için eve geri dönüp eldiven aldım ona.'sen tak yaa' falan dedi.'yok bee üşümüyo benim elim' dedim.sonra bi yere gittik kahve içerken eldiveni çıkardı bana verdi.bi süre sonra 'âââyy ellerim dôndû' dedi.ben de ona eldiveni uzattım 'taksana şunları beee' diye.sonra büş benim ellerimin donduğu için titrer halini gördü.bi yandan güldü.bi yandan üzüldü.sonra tekrar güldü.'gerizekalı kendi elin donuyo orda,sen hala al tak diyosun.ben elinin o halini gördükten sonra takar mıyım?' dedi.olay bu işte.böyle şeyler yaşıyoruz.bi de hereke'den sıkıldık.1 aydan sonra ilk kez kaldığım halde bana da sıkıntı basmaya başladı yavaştan.hee bi de e-bellek defterleri yayınlanmış.benim de 'gündüz düşleri' ve 'sürekli hareket halinde' defterlerinde çalışmalarım bulunmakta.o da burda.'burda'nın üstüne gidin.gidin gidin.
14 Şubat 2011 Pazartesi
ben bu albümü övcem şimdi.
sürekli her yere 'ay bu grubu öyle seviyorum,böyle seviyorum.üyeleri de öyle tatlı,böyle tatlı.kalpler.malpler.yerim yutarım onları.' yazan insanlardan olmak istemiyorum aslında.o yana bu yana 'sen balık değilsin ki'yi ne kadar beğendiğime dair bi'kaç cümle serpiştirdim.ama yetmedi.bugün trende bunu düşündüm.her şeyi de trende düşünüyorum.trenli bi' insan olmadan önce ne yapıyomuşum acaba?nöyse.benim için tam bir yolculuk albümü.evde dinlerken de yoldakinden farklı etki veriyo.mesela bugün yolda dinledim.eve girerken kapattım ve eve girdiğimde de onun dinlendiğini duydum.ay ne de mutlu oldum.aman ne de mutlu oldum.gevende'nin şarkılarının uzun oluşları sıkmayan cinsten.çünkü şarkının giriş-gelişme-sonuç kısmı cidden ayrı ayrı şeyler sanki.ama nasıl başarıyolarsa aynı zamanda tam bi' bütün halindeler.enstrümanlar resmen birbirlerine yer veriyolar.www.incredibox.fr sitesinde olduğu gibi böyle hepsine sıra vererek parça oluşturmanın güzelliğini yapıyolar.asıl anlatmak istediğimi bu cümleyle veremedim.yüz yüze olsaydık 'yaa bak işte.. hani şöyle.. biraz şey olunca.. hani.. anladın dimi' şeklinde eblek bakışlarımla elimi kolumu oynatarak anlatmaya çalışırdım.siz de anlardınız.konserlerinde 'keman ne güzel yia' gibi bi' cümleme karşılık serdarcharliebrown'ın 'o keman değil,viola' demesiyle tanıştım violayla.laylaylom.hala daha 'keman'la 'viola' arasındaki farkı öğrenme girişimine girişmedim gerçi.yaylı enstrümanların bu tarzda çıkardığı seslere karşı zaafım var zaten.mesela 'august rush'ı izledikten sonra 'hee tamam çello öğrencem ben' gibi cümleler ağzımdan çıktı.
albüme dönersek,'akvaryum' 06.10'dan öncesiyle sonrasının bağlanışı ve sonra bunun giderek 08.55'e bağlanmasının güzelliği.[şimdi hep söyliceğim zamanlar zaten öncesiyle bağlanmasıyla asıl tadını veriyo belki de.]
'beboyi yerki' sessiz sakin başlayıp,sessiz sakin bitmesi.
'esinti' ilk gittiğim konserlerinde dikkatimi çeken,kendimi 'oha dur n'oluyo,bi dakka etkileniyorum şu an galiba' gibi düşüncelerde bulduğum,'şarkının ulaşabilceğim kaydı var mı?' dediğimde '2. albüme artık' cevabını aldığımda üzüldüğüm ve gittikçe de melodisini unuttuğum şarkı.sonra albümde bu şarkıyı dinlerken 07.06'ya geldiğinde 'OHAAAA BU O ŞARKI LAAAĞĞN' şeklinde yerimden fırlayıp amaçsızca 2 adım atıp tekrar yerime oturmamı sağladı.
'igloo' 03.41'de neden olduğunu bilmiyorum ama çok keyif veriyo o tekerlememsi hava.
'kadıbostan'da 01.53'teki kısmın dilimize dolancağına karar verdim.
'nayu' ilk albümdeki halinden daha yaslı bi' havası var.şarkı tersten olduğu için karar verdim ne anlıyosam kağıda yazıp tersten okicam da üşeniyorum.he bi' de şarkıların hepsi terstence mi bilmiyorum da,kafadan atmaca olanlar için ayrıca tebrik ediyorum.ben kafadan atma sesler çıkarmaya kalktığımda çıkardığım şey sadece 's' 'ş 'f' harflerinden oluşuyo.sesli harf olarak da 'ı'yı kullanıyorum.
'sanki'de kulaklıkla yüksek sesle dinlerken '01.33'ten sonrasının yükselerek gitmesiyle 'nefesimin kesilmesi' olayını cidden yaşıyorum.
'sustum' 02.48'ten sonra 'eee sonra n'olmuş' diye endişeyle dinleyesim geliyo.anlattığını anlayabiliyomuşum gibi.
'vigeland' sanki soundtrackmiş gibi hayalimde klibini çekiyorum.böyle kovalamacalı.
yalnız bi' itiraf,ben hala albümü almadım-alamadım.maddi çöküş içindeyken durumumun düzelmesini bekleyip de albümü alıp dinlemeye kadarki süre içinde ben bu albümü dinlememiş olsaydım çıldırırdım.albümü alcak günümü bekliyorum.şu sıralardaki bana en heyecan verdiren albüm ilan ettim kendisini.sakin'in 'hayat' albümündeki heyecanımı başka bi' grup için,başka bi' albüm için yaşayabilceğimi pek düşünemiyodum.düşünüyodum ama 'acaba nasıl bi' şey olur?' merakımla düşünüyodum.topu topu 2 konserlerinde bulunmuş olmamın da üzüntüsü içindeyim.ilk albümleri 'ev'den 'refik'e de bambaşka bi' sempatim var.
albüme dönersek,'akvaryum' 06.10'dan öncesiyle sonrasının bağlanışı ve sonra bunun giderek 08.55'e bağlanmasının güzelliği.[şimdi hep söyliceğim zamanlar zaten öncesiyle bağlanmasıyla asıl tadını veriyo belki de.]
'beboyi yerki' sessiz sakin başlayıp,sessiz sakin bitmesi.
'esinti' ilk gittiğim konserlerinde dikkatimi çeken,kendimi 'oha dur n'oluyo,bi dakka etkileniyorum şu an galiba' gibi düşüncelerde bulduğum,'şarkının ulaşabilceğim kaydı var mı?' dediğimde '2. albüme artık' cevabını aldığımda üzüldüğüm ve gittikçe de melodisini unuttuğum şarkı.sonra albümde bu şarkıyı dinlerken 07.06'ya geldiğinde 'OHAAAA BU O ŞARKI LAAAĞĞN' şeklinde yerimden fırlayıp amaçsızca 2 adım atıp tekrar yerime oturmamı sağladı.
'igloo' 03.41'de neden olduğunu bilmiyorum ama çok keyif veriyo o tekerlememsi hava.
'kadıbostan'da 01.53'teki kısmın dilimize dolancağına karar verdim.
'nayu' ilk albümdeki halinden daha yaslı bi' havası var.şarkı tersten olduğu için karar verdim ne anlıyosam kağıda yazıp tersten okicam da üşeniyorum.he bi' de şarkıların hepsi terstence mi bilmiyorum da,kafadan atmaca olanlar için ayrıca tebrik ediyorum.ben kafadan atma sesler çıkarmaya kalktığımda çıkardığım şey sadece 's' 'ş 'f' harflerinden oluşuyo.sesli harf olarak da 'ı'yı kullanıyorum.
'sanki'de kulaklıkla yüksek sesle dinlerken '01.33'ten sonrasının yükselerek gitmesiyle 'nefesimin kesilmesi' olayını cidden yaşıyorum.
'sustum' 02.48'ten sonra 'eee sonra n'olmuş' diye endişeyle dinleyesim geliyo.anlattığını anlayabiliyomuşum gibi.
'vigeland' sanki soundtrackmiş gibi hayalimde klibini çekiyorum.böyle kovalamacalı.
yalnız bi' itiraf,ben hala albümü almadım-alamadım.maddi çöküş içindeyken durumumun düzelmesini bekleyip de albümü alıp dinlemeye kadarki süre içinde ben bu albümü dinlememiş olsaydım çıldırırdım.albümü alcak günümü bekliyorum.şu sıralardaki bana en heyecan verdiren albüm ilan ettim kendisini.sakin'in 'hayat' albümündeki heyecanımı başka bi' grup için,başka bi' albüm için yaşayabilceğimi pek düşünemiyodum.düşünüyodum ama 'acaba nasıl bi' şey olur?' merakımla düşünüyodum.topu topu 2 konserlerinde bulunmuş olmamın da üzüntüsü içindeyim.ilk albümleri 'ev'den 'refik'e de bambaşka bi' sempatim var.
13 Şubat 2011 Pazar
hop.
geçenlerde twitter'a yazdıklarımla başlamak istiyorum.
'trende dinlediğin müziğe uygun dansetmek ya da ritm tutmak istemenin telafisidir tren hoplamaları.
bugün trende bunu düşünürken karşımdaki kadının müziğimle çok komik dansedişini izledim.'
bugün de şunu fark ettim.yürürken hangi şarkıyı dinliyosam o şarkıya uygun yürüyorum.şarkıya göre şımarıyorum falan.bunu dışardakilere fark ettirmiyorum tabi.böyle de bi' yarım akılım işte.bu kadar.
'trende dinlediğin müziğe uygun dansetmek ya da ritm tutmak istemenin telafisidir tren hoplamaları.
bugün trende bunu düşünürken karşımdaki kadının müziğimle çok komik dansedişini izledim.'
bugün de şunu fark ettim.yürürken hangi şarkıyı dinliyosam o şarkıya uygun yürüyorum.şarkıya göre şımarıyorum falan.bunu dışardakilere fark ettirmiyorum tabi.böyle de bi' yarım akılım işte.bu kadar.
8 Şubat 2011 Salı
saç kurtarıcım.
liseye yeni başlamıştım sanırım elidor 7/24 çıktığında.hayatımda yer edincek en büyük buluş oydu.saçımın kremsiz halini hatırlamak,düşünmek bile istemiyorum.'tülüş tülüş' diye tabir ettiğimiz bi kıvamda oluyo.o gün bugündür onsuz geçirdiğim bi an olmadı.[he yazın 'yıka-topla' olayını yaptığımda sürmedim bi.]sonra o tombul şişeler yok oldu.yerini daha zariflerine bıraktı.ama bu zarif olan nerdeyse onun 1/3ü kadardı.ama fiyat aynıydı.'noluyo lön?' diyodum ama onun dışında başka da bi şey yoktu ki onu aliim.sonra geçen sene emel dedi ki 'gizem' dedi.'pantene'in de aynısından var' dedi.'ondan alsan ya' dedi.'hem çok daha büyüğü,hem de aynı fiyat gibi bi şey' dedi.o anda elidor 7/24'ten boşandım.'buraya kadarmış' dedim.pantene beni dinliyo,beni anlıyo.buklelerim bile daha mutlu.'meslek olarak saçlarımı oynatmayı seçtim.bzibizi biz yapan.sonuçta bizi biz yapan.'
7 Şubat 2011 Pazartesi
böyle.
soyadı krizleri yaşıyorum.bu küçük yaşlardan başladı.yoklamalarda hep 'gizem kalaycıoğlu' diye okundu adım.çeşitli değişikliklerle bugüne kadar geldi.kalaylıoğlu,kalaylı,kalaycı.'lı' ve 'cı'yı hayal ürününüz olarak katıyosunuz tamam da koskoca 'oğlu' nerde be adam/kadın?inadına öyle dediklerinde cevap vermiyorum.bu sefer de yokmuşum muamelesi görüyorum.hoş değil.cık.bi' de mağaza faturalarına yazılıncaki evrim geçirmeleri var.geçen gün yaptığım alışverişte fatura için ismim soruldu.söyledim ama sesim biraz kısık çıktı ve gürültülü bi ortamdı.kesin 'efendim?' dicek diye bekliyodum.sormadı.'Allah bilir nasıl yazcak?' diye merakla faturayı elime tutuşturmasını bekledim.doğru yazsaydı alnından öpcektim.yazan şey 'gizem k' idi.e hadi bu gene bi derece.'kalanoylu' ve daha vahimi 'karayollu' yazılmışlığı var!YUH!OHA!bu soyadı taşımaktan duyduğum tek rahatsızlık bu.evlenceğim günü bekliyorum.bana soyadını vermek isteyen var mı?
3 Şubat 2011 Perşembe
temsili fotoğrafım.
şule'nin bilgisayarındayım.fotoğraf konusunda hazırlıksız yakalandım o yüzden.çünkü benim kendi bilgisayarımda n'olur n'olmaz diye köşeye attığım fotoğraflar vardır.halimi anlatcak fotoğraf bulmaya kasmim dedim.direkt nette karşıma dawson çıktı.kavak yellerinin deniz'i mi oluyo nesi oluyo,o işte.aslında şu anki tipime de müsait.bi' kaç saat sonra sınavım var.ben elime daha finalde bi' işime yaramayan notlarımı yeni aldım.bütünlemeye bütebilcek miyim acaba?ben burda seurat'nın hüznünü çalışmaya çalışırken kendi hüznümü soğuk renklerle yatay çizgilerle [soğuk odada yatarak demek istiyo yazar] belli ediyorum.önce 'kendine gel gizem!' dedim.sonra onu 'kendime gel' yaptım.'hehe ne salak oldu' dedim biraz tebessüm edip hüznüme geri döndüm.nedeni de hayatımın aslında hiç bi' şeyini kapsamayan şey/şeyler,farkımda bile olmayan kişi/kişiler.cidden çok üzülüyorum lan aslında.bu gece de gelsin cezanne,gitsin matisse diye nokta koyim.
30 Ocak 2011 Pazar
uçtum.akşamdan uçtum.
küçücük bi' şey oldu.ve ben 'sevinçten havaya uçma' olayını yaşadım.şahitlerim yok.
edit[02.23]: uçmalara doyamıyorum.yihih.
edit[02.23]: uçmalara doyamıyorum.yihih.
29 Ocak 2011 Cumartesi
fast food yeme üslubum var çünkü benim.
benim fast food yeme sıram var.herkese ilginç gelen.aslında bu sadece kurger bing ve dc monald's ta geçerli.reklam yapmama şeklim.[com truise da var mesela ama henüz beğenmedim müziğini.]normal cafelerde hamburger patates falan yerken bu sıralamayı uygulamıyorum ama.bu sıralama için cazip gelmiyo oraları.mesela kurger bing'i ele alalım.önce patateslerimi bitiriyorum.onlar bitene kadar hamburgere hayyatta dokunmuyorum.bunun nedeni ise,eğer patatesten başlarsam,ne kadar doyarsam doyiim hamburgeri azcık bile bırakmam.hepsi bitmek zorunda.eğer hamburgerden başlarsam doyduğumda patatesleri bırakma olanağı görüyorum kendimde.bu sefer de eve geldiğimde acıktığımda aklıma o bıraktığım patatesler geliyo ve 'ah nasıl da yemedim sizi :(' şeklinde üzülüyorum.kafamı yan çevirip suratımı öyle yapıyorum.sonracığıma turşuyu çok sevdiğim halde hamburgerin içinde hayyatta yemem.dilara'ya veriyorum onları.'al dilara.ye.' diyorum.o da ağzı açık bekliyo oluyo zaten.sonracöğöma,sos olanağım 1 mayonez,1 ketçapsa mayonez bitmeden hayyatta ketçabı açmam.ketçap sevmediğimden değil.'e o zaman 2 mayonez iste' diyenler oldu.olmadı değil.1 mayonezden sonra bünye 'yeter artık bence ketçabı ye' diyo.he eğer elimde 1 barbekü sos,1 range sos,1 sarımsaklı mayonez,1 mayonez,1 ketçap varsa o mayonez ve ketçabın yüzüne bile bakmam.'gidin burdan' derim.bi' yerde 'fast foot' yazdığını görmüştüm.hızlı ayak servis ediyolar sanırım.
28 Ocak 2011 Cuma
ııı.. horulumsu..

uyumaya üşenmek çok garip.çok saçma değil mi ama o ne be öyle?olmasın öyle bi şey.nasıl oluyo onu da anlayamadım şu ömrü hayatım boyunca.arada sırada hortlayan bi şey bende bu.uyumaya karar versem şu an yatağımın üstünde her türlü kıyafet,resim malzemesi,bisküvi çöpleri,aa bu neymiş - sosisli ve kolanın 1 tl olduğunu söyleyen bi broşür bile çıktı.bunları toparlarken fenalık geçirip,bi köşeye çekilip usul usul ağlarım.çok yorucu her şey şu an uyumaya üşenen ben için.cümlelerim bile naber? kelimeler almış başını,dur nereye gidiYON?yapcak bi şey de yok,göz kapaklarını açık tutmaya çalışıyosun işte.hayır bi de uykun var zaten.onun olmaması ayrı konu.uyku saçmalaması ise şey gibi böyle.. ııı.. kekremsi..
27 Ocak 2011 Perşembe
sanki esinti mi oldu?n'oldu?
büş her gördüğü kuşa 'reks' ismini verip öyle sesleniyo.[bugün sırf bunu buraya yazmak için rex mi reks mi diye sordum sana büş.ihihim.] | bense hayvanlara isim bulmakta zorluk çekmem.misal, köpeğe 'köpek', kediye 'kedi', kuşa 'kuş', ayıya 'ayı', balığa 'balık' isimlerini veririm.'misal' kelimesini de sanırım ilk kez kullandım. meraba 'misal'.geç otur. | çok fazla tırnak işareti kullanmanın rahatsızlığını yaşıyorum şu an.bi' de bir'in kısaltması olarak bi'nin yanına kesme işareti koyuyorum ya,ondan da çok sıkıldım.o artık benim için bi 'bi'. | gevende'nin son albümü 'sen balık değilsin ki' der geçerim. | bu cümleye geçtim.emel'e 'sen balık değilsin ki' dedim.'ben kuşum' dedi.ben balığım ama.ben şaşkın balığım ama.emel'in gözünde.kirpiğinde oturuyorum. | 'ışk diye hapşururum çünkü ben' başlıklı yazımızda hapşuruk seslerine yer vermiştik.hapşuruk mu hapşırık mı diye her seferinde kararsız kalıyorum.hapşarak.neyse,dün büş'ün yanındaki adam 'uçtum' diye hapşarmış! | hipşirik. | bugünkü fotoğrafımızda elim,bakımsız tırnak ve ojelerim,elbisem ve elimden eksik etmediğim mendilimi görüyoruz.bu fotoğraf,dışarı çıktığımız bir gece bol bol fotoğraf çekeriz diye yanımıza fotoğraf makinesi almamız sonucu ortaya çıkan tek fotoğraf olma özelliğini taşıyo. | gevende - kadıbostan'dan bir kupleyle veda etmek istiyorum: badabambadabambadabadbadabadabambadabam.. yok olmadı bu kupleyi yazamıyorum.
26 Ocak 2011 Çarşamba
tribimin duruşu.

büş tribimin yaşlanmış halini bulmuş. | ben uyurken çok çirkin oluyorum.olduğumdan daha çirkin.çünkü benim bazı arkadaşlarım var.benim uyurken fotoğraflarımı çeken.zorları ne,henüz bilemiyorum.ama belki de 'bak sana bu halinle bile katlanabiliyoruz' amaçlı olabilir.ama cidden yanımda yatanlara Allah sabır versin.uyandıklarında benim uyanmamı bekleyip öyle gözlerini açsınlar. | dün resim yaparken çay,nescafe,türk kahvesi ve şeftali suyunu boya olarak kullandım.hepsinin kendine özgü bi' rengi varken niye kağıtta hepsi aynı peki? dellendirmesinler beni. | ben şemsiye kullanmayan bi' insanım.insandım.hala insanım.ama şemsiye kullanan bi' insanım.ilk kez şemsiye aldım.ama onu da açmak için özel akrobasik hareketlere girmek gerekiyo.hayat çok zor. | şimdi blogumda küçük osman,büyük caroline falan bunların işi yok normalde de , twitter'a da yazdım [orda yeri var] , caroline'in donu monu yok mu be?bavula askıdakileri koydu gitti. [aynen oraya da böyle yazdım] bi' de denizin teee açıklarındaki balıkçının kıyıdaki çocuğu görmesi gözlerinin çok sağlam olduğunu gösteriyo.ama şunun açıklamasını yapsın.gelsin bana 'çünkü bak şu yüzden oldu gizemciğim' desin bana o balıkçı.sorum şu: kıyıda çırpınan çocuğu niye kıyıdan çıkarmadın da tekrar denizin açıklarına kadar sürükledin de öyle kurtardın?hadi canım ara beni mutlaka,merak ediyorum cevabını.hadi öptüm canım.mucuk.
17 Ocak 2011 Pazartesi
tey allaam.

günlük falımda 'Komşularınızla ilişkileriniz giderek daha sıcak bir hal alacak. Sizi bir ev partisine davet edecekler. Burada çok eğlenceli saatler geçireceksiniz.' yazıyodu.bunu okurken kapı çaldı.yandaki yaşlı teyze gelmiş.halini hatrını sormama fırsat vermeden tuttu kolumdan çekti götürdü beni,hüp diye içine çekti beni.evine bi' girdim,bütün apartman orda.dj kabinine bi' baktım,alt kattaki hanımın kaynanası teyze 'vıjjıvıcıvıjıvıc' şeklinde şarkıya ahenk katıyo!tabii ki yaşlı teyzenin evinde dj kabini olmasına şaşırmadım,önemli olan dj'in kim olduğuydu.bugün bana geçmem için aşağıdaki kapıyı tuttuktan sonra hızlı adımlarla evine giren amca da ordaydı.demek ki bu partiye hazırlanmak için aceleci davranmış.o kendi havasında takılırken yanında dans eden gülnaz hanımı farkettim.yanına gittim.'naber kanqs?' dedim.beni takmadı,hatta bana sırtını döndü.sanırım hala sene başında 12'den sonra yaptığımız gürültünün tribindeydi.ev sahibi yaşlı teyzenin yanına gittim tekrar.'yahu hem 12'den sonra gürültü yapmayın diyosunuz da,la bu ne hal la?' dedim.'12'den sonra sızıyoruz ashqithom' dedi bana.sonra ısrarlarını kıramadım,biraz break dance,biraz beatbox falan yaptım.oturmuş içkimi yudumluyordum ki tam o esnada duvardaki kocaman 'TEYOTE' yazısını farkettim.yaşlı teyzeye 'o ne?' diye sordum.'burası hereke'nin peyote'si.biz teyzeler kurduğumuz için teyote yaptık.' diyerek 'klips' diye göz kırptı.göz kırparken dilini de hafifçe cilvelimsi bi' şekilde çıkardığını görünce 'bak yaa hiç oldu mu o hareket senin gibi birine!' dedim.sanırım alındı.'neyse de,iyi de siz paso rap dinliyosunuz?nasıl bi' peyote çakması olamamaktır bu!' dedim.'hereke sıtaylanın bu olduğunu bilmiyorum deme bana sakın!' dedi.ezildim biraz ama olsun çok eğlenceli saatler geçirdim orda.
bu mu yani 'günlük fal'cım?bunun mu olmasını istedin?bunun olcağına mı inanarak bana onları söyledin?hayır yani bu mu?bak yaaa!
16 Ocak 2011 Pazar
'ışk' diye hapşururum çünkü ben.

ben 'ışk' diye hapşuruyorum.büş eski türk filmlerindeki silah sesleri gibi hapşuruyo.ibo 'hapşırık' diye hapşurmuş.okulda birisi 'ekşın' diye hapşurdu.dün komşumuz 'behlül' diye hapşurdu.dün başka bi' komşumuz 'aşağı' diye hapşurdu.geçen gece rüyamda annem aradı.aynı anda gerçekte de annem aradı.bunu anneme söylediğimde 'ihihih' diye güldü.bugün annemler geldi.şu an annemin yaptığı böreği yiyorum.sol elimle yediğim için şu an sağ elimle ve sol elimin serçe parmağıyla yazıyorum.büş beni ayva ve tuz ikilisini birlikte yemeye alıştırmıştı.demin de ayvayla tuzu birlikte yedim.şu an 'tuzlayarak yemek' yazmamak için kasıyorum.çok fazla 'şu an' yazmışım.hangisini silsem bilemedim.kıyamadım hiçbirisine.geçen gün dilara'ya 'bugün senle uyicam.sus bi' şey söyleme!' diyerek 'tamam' deyişini ağzına tıkadım.dilara dün yemek yerken boğulurken,boğulduğuna üzüldüğünü belli eden bi' surat ifadesine sahip oldu.üzüldüm haline.ağladım.sırtına vurdum.kızdı.dün şule içerdeyken onun misafirine 'misafirsen misafirliğini bil!' dediğimi duydu.tartıştığımızı sanıp korkuyla içeri daldığında misafiriyle yorganın iki ucundan tutmuş katlamaya çalışıyoduk.onun sayesinde asker yöntemli yorgan katlama stili öğrendim.anatomi çalışmalıyım.gelsin metacarpal.gitsin metatarsal.
10 Ocak 2011 Pazartesi
7 Ocak 2011 Cuma
çıpçıpı soydum.başucuma koydum.

şulelerin fotoğraf ödevi için stüdyoya kapandığımız günlerden biriydi.yok yok,ikisiydi.dün de ordaydık.modelimiz büş'ün kağıttan elbisesini hazırlayanlardan biri ol,dekor için bardak dik [evet bardak dikmek],büş'ün makyajında kaş boyama işlevini üstlen,sonracııma çekim boyunca dekor arkasında bilmemne için bilmemne tut [bunu yaparken uyumak üzereydim,dekoru yıktıktan sonra beni orda bulabilirlerdi mesela.].efendim bu tip şeyler yaptık ettik.belim koptu.büş'ü hiç düşünemiyorum.yazık yavrum elbise kağıttan diye yırtılcak diye doğru düzgün kımıldayamadı kaç saat.bu arada 2008 doğum günü hediyem ortaya çıkmış bugün [ Ars Longa - Deniz Kabuğu ].tamamen bitmiş haliyle en geç aldığım hediye oldu.olsun sağolsun yapan eden.hey gidi o zamanlar ne değerliydi bu şarkı.gençlik işte.yaşlandık azizim [ıvv nasıl da bana gitmedi bu son 2 cümle.].deniz kabuğum nerde acaba?eşi çöptedir de bendeki nereye kayboldu?emeeen.'hey gidi dünya hey ho' derim ben de o zaman.kadıköy duvarlarından birinde yazıyo bu.o zaman büş'e de 'hey ho let's go' diyim de yerine yatsın bari artık.
2 Ocak 2011 Pazar
frida kahlo,bu hafta boş musun canım görüşelim?

2011 naber baboli?yazcak konum yok benim şimdi.son zamanlarda tek yaptığım şey platoniğimi o yanda bu yanda araştırmak [lise günlerime döndüm platonik mlatonik].her gün hakkında yeni bi' şey bulup 'aaa öyleymiş','ööö şöyleymiş' demek hobilerim arasında yer aldı.'höööeeeğğööö sevgilisi var laaağğğn!' demek de fobilerim arasında - ki ama malesef doğru bu.dur üzüliim.üzüldüm tamam.bi'kaç kayıt önceme bakıp 'sevgilin yok muydu senin be' diyenler - sevgilim benden ayrıldı.emeeen tırt.iyi oldu,çok da güzel iyi oldu.'aman pölötönöğöm yeni bi' şey yazmış mı twitter'a?' şeklinde heyecan yapıp,yazdıklarını okurken ağzım ve gözüm en açılabilcek seviyeye gelmiş şekle girip sırıtıyorum.dikkatini hiç bi' zaman çekemiceğimi biliyorum.'sorun değil,çekemeyebilirim.' [videolarımı takip edenlerin bilebileceği repliğim].
yarın tuvalci açık mıdır?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)